catch ! - Türkçe İngilizce Sözlük

catch !

"catch !" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
catch f. yakalamak
Tens of thousands of big mature cod are being caught around the Faroes and Iceland where they have no CFP.
OBP'nin olmadığı Faroe Adaları ve İzlanda civarında on binlerce büyük ve olgun morina balığı yakalanmaktadır.

More Sentences
General
catch i. av
Therefore, only if there is a woman fishing will there be large catches of fish once more.
Bu nedenle, ancak bir kadın balık tutarsa bir kez daha büyük balık avları olacaktır.

More Sentences
catch on f. kavramak
Tom was quick to catch on.
Tom hızlı kavrıyordu.

More Sentences
catch a chill f. üşütmek
He caught a chill because he went out in the rain.
Yağmurda dışarı çıktığı için üşüttü.

More Sentences
catch fire f. alev almak
Earlier this morning in France, a train en route from Paris to Vienna caught fire near Nancy.
Bu sabah erken saatlerde Fransa'da, Paris'ten Viyana'ya giden bir tren Nancy yakınlarında alev aldı.

More Sentences
catch fire f. ateş almak
The curtain caught fire.
Perde ateş aldı.

More Sentences
catch up f. yakalamak
It is we who need to catch up, not the other way round.
Bizi yakalaması gereken biziz, tersi değil.

More Sentences
catch up on f. yakalamak
We must catch up on America, or overtake them, if we want to achieve the Lisbon objectives in this area.
Bu alanda Lizbon hedeflerine ulaşmak istiyorsak Amerika'yı yakalamalı ya da geçmeliyiz.

More Sentences
catch a cold f. nezle olmak
When Latin America sneezes, Spain catches a cold, or so I read recently.
Latin Amerika hapşırdığında İspanya nezle oluyor, ya da geçenlerde öyle okudum.

More Sentences
catch up f. yetişmek
The point is, will the countries of central and eastern Europe be able to catch up as Ireland has done?
Mesele şu ki, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri İrlanda'nın yaptığı gibi yetişebilecek mi?

More Sentences
catch up with f. arayı kapatmak
I can't catch up with him.
Onunla arayı kapatamam.

More Sentences
catch on f. anlamak
Tom is just beginning to catch on.
Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.

More Sentences
catch fish f. balık tutmak
We began catching fish immediately.
Hemen balık tutmaya başladık.

More Sentences
catch fish f. balık yakalamak
Since 1996 the opportunities to catch fish in the area in question have fallen sharply.
1996 yılından bu yana söz konusu bölgede balık yakalama fırsatları keskin bir şekilde düşmüştür.

More Sentences
catch hold of f. yakalamak
He caught hold of a rope and saved himself.
İpi yakaladı ve kendini kurtardı.

More Sentences
catch fire f. tutuşmak
The dry leaves immediately caught fire.
Kuru yapraklar hemen tutuştu.

More Sentences
catch sight of f. görmek
I caught sight of her at Shibuya.
Onu Shibuya'da gördüm.

More Sentences
catch cold f. nezle olmak
Earlier, if Europe sneezed, the whole world caught cold.
Önceleri eğer Avrupa hapşırsa bütün dünya nezle olurdu.

More Sentences
catch up with f. yetişmek
Tom has to study hard and catch up with the other students in his class.
Tom çok çalışmak ve sınıfındaki diğer öğrencilere yetişmek zorunda.

More Sentences
catch f. olmak
Helping its disadvantaged regions to catch up has always been one of Turkey's objectives.
Geri kalmış bölgelerin kalkınmasını desteklemek, daima Türkiye'nin amaçlarından biri olmuştur.

More Sentences
catch f. duymak
UK fishermen are outraged at discards, which continually account for nearly 50% of catches.
Birleşik Krallık balıkçıları, avlanan balıkların yaklaşık %50'sini oluşturan ıskarta balıklara karşı öfke duymaktadır.

More Sentences
catch up on f. yetişmek
The past is catching up on us.
Geçmiş bize yetişiyor.

More Sentences
catch cold f. soğuk almak
She easily catches cold.
O kolayca soğuk alır.

More Sentences
catch on f. tutulmak
This TV show is catching on now.
Bu televizyon şovu şimdi tutuluyor.

More Sentences
catch up on f. tamamlamak
Tom is catching up on paperwork.
Tom evrak işlerini tamamlıyor.

More Sentences
catch f. yetişmek (trene/vapura/uçağa)
We ran fast to catch the train.
Trene yetişebilmek için hızla koştuk.

More Sentences
catch cold f. üşütmek
Earlier, if Europe sneezed, the whole world caught cold.
Daha önce Avrupa hapşırsa tüm dünya üşütürdü.

More Sentences
catch f. kapmak
If you don't use a condom during sex, you can catch a disease.
Cinsel ilişki sırasında kondom kullanmazsan bir hastalık kapabilirsin.

More Sentences
catch f. sıkışmak
My shoelace got caught in the escalator.
Ayakkabımın bağı yürüyen merdivene sıkıştı.

More Sentences
catch f. çarpmak
She caught my eye.
O, gözüme çarptı.

More Sentences
catch f. görmek
I caught a glimpse of the other car right before he hit me.
Bana çarpmadan hemen önce diğer arabayı bir anlığına gördüm.

More Sentences
catch f. çekmek
There was one particular one that caught my fancy, which I thought I might like to buy.
Özellikle bir tanesi dikkatimi çekti ve onu satın almak isteyebileceğimi düşündüm.

More Sentences
catch f. kavramak
I didn't catch the meaning.
Anlamını kavrayamadım.

More Sentences
catch f. takılmak
Something strange caught my eye.
Gözüme tuhaf bir şey takıldı.

More Sentences
catch f. anlamak
I'm sorry, I didn't catch that.
Üzgünüm onu anlamadım.

More Sentences
catch f. yakalamak
The agreement should relate to the surplus resources that cannot be caught by local fishermen.
Anlaşma, yerel balıkçılar tarafından yakalanamayan ihtiyaç fazlası kaynaklarla ilgili olmalıdır.

More Sentences
catch f. yakalanmak
Therefore, it protects you from catching cold and flu.
Böylece sizi soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaktan korur.

More Sentences
catch up with f. aynı düzeye gelmek
You have to study hard to catch up with your class.
Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.

More Sentences
catch up with f. yakalamak
When will they realise that their actions will catch up with them?
Eylemlerinin kendilerini yakalayacağını ne zaman fark edecekler?

More Sentences
catch the ball f. topu yakalamak
I caught the ball.
Topu yakaladım.

More Sentences
catch f. ele geçirmek
The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Büyük bir aileyi geçindirmenin getirdiği baskılar onu ele geçirmeye başladı.

More Sentences
catch fire f. yanmak
The houses caught fire one after another.
Evler birbiri ardına yandılar.

More Sentences
catch up with f. hızına yetişmek
I caught up with the others.
Diğerlerinin hızına yetiştim.

More Sentences
catch a chill f. soğuk almak
He caught a chill because he went out in the rain.
Yağmurda dışarıya çıktığı için soğuk aldı.

More Sentences
catch a cold f. şifayı kapmak
The child caught a cold.
Çocuk şifayı kaptı.

More Sentences
catch a mouse f. fare yakalamak
I caught a mouse.
Bir fare yakaladım.

More Sentences
catch a bird f. kuş yakalamak
If you cannot catch a bird of paradise, better take a wet hen.
Eğer bir cennet kuşu yakalayamıyorsanız, ıslak bir tavuk alsanız daha iyi olur.

More Sentences
catch the criminals f. suçluları yakalamak
Police caught the criminals.
Polis, suçluları yakaladı.

More Sentences
catch a fish f. balık yakalamak
I caught a fish!
Bir balık yakaladım!

More Sentences
catch a flight f. uçağa yetişmek
Tom plans to catch a flight back to Boston this evening.
Tom bu akşam Boston'a geri dönmek için uçağa yetişmeyi planlıyor.

More Sentences
catch the thief f. hırsızı yakalamak
Tom helped the police catch the thief.
Tom polisin hırsızı yakalamasına yardımcı oldu.

More Sentences
catch a cold f. soğuk algınlığına yakalanmak
Your chances of catching a cold this winter are very high.
Bu kış soğuk algınlığına yakalanma ihtimaliniz çok yüksek.

More Sentences
catch the ball f. topu yakalamak
You caught the ball, didn't you?
Topu yakaladın, değil mi?

More Sentences
play catch f. yakalamaç oynamak
Don't play catch in the room.
Odada yakalamaç oynamayın.

More Sentences
catch f. denk gelmek
I was caught in the rush hour.
Trafiğin en yoğun saatine denk geldim.

More Sentences
catch f. kapılmak (parti, yaşanan an vb.)
Yanni got caught in the flood.
Yanni sele kapıldı.

More Sentences
catch pneumonia f. zatürre olmak
You'll catch pneumonia.
Zatürre olacaksın.

More Sentences
catch sight f. fark etmek
I was so nervous that she would catch sight of me.
Beni fark edecek diye çok tedirgin oldum.

More Sentences
catch-all s. kapsayıcı
The catch-all policy was designed to encompass all possible scenarios.
Her şeyi kapsayıcı politika, tüm olası senaryoları kapsayacak şekilde tasarlanmıştı.

More Sentences
Phrasals
catch on f. çabucak anlamak
You catch on quickly.
Çabucak anlıyorsun.

More Sentences
catch on to f. anlamak
I find it bizarre that these national ministers still have not caught on to this.
Bu ulusal bakanların hala bunu anlamamış olmalarını tuhaf buluyorum.

More Sentences
catch up f. arayı kapatmak
It is clear that the Lithuanian government has made enormous strides to catch up.
Litvanya hükümetinin arayı kapatmak için çok büyük adımlar attığı açıktır.

More Sentences
catch up to f. yakalamak
I doubt we can catch up to Tom.
Tom'u yakalayabileceğimizden şüpheliyim.

More Sentences
catch hell (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkında) azar işitmek
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
Eğer öğrenirse karınızdan azar işitirsiniz.

More Sentences
catch hell (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkında) fırça yemek
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.

More Sentences
catch in f. yakalamak
In this unfavourable climate, France is caught in the trap of the budgetary heritage left by the Socialists.
Bu elverişsiz ortamda Fransa, Sosyalistlerin bıraktığı bütçe mirasının tuzağına yakalanmıştır.

More Sentences
catch up to (something or someone) f. (birine/bir şeye) yetişmek
We'll catch up to you.
Sana yetişeceğiz.

More Sentences
catch up with (someone) f. (biriyle) sonra görüşmek
I'll catch up with you guys later.
Sonra görüşürüz beyler.

More Sentences
catch with f. yakalamak
Fishing for haddock and whiting should also be suspended because too many cod are caught with them.
Mezgit ve mezgit avcılığı da askıya alınmalıdır çünkü bunlarla çok fazla morina balığı yakalanmaktadır.

More Sentences
Common Usage
catch i. tutma
catch i. yakalama
catch i. aldatmaca
catch unawares f. gafil avlamak
catch f. yetişmek
General
catch i. bölüm
catch i. kar
catch i. parça
safety catch i. susta
catch i. kilit dili
catch i. voli
catch i. kanca
catch i. tutma av
catch i. tuzak
catch i. bityeniği
catch i. hile
catch i. topluca söylenen şarkı
hidden catch i. gizli şart
hidden catch i. gizli bir tuzak
hidden catch i. gizli açma mekanizması (mücevher kutusu vb)
hidden catch i. bit yeniği
catch i. mandal
catch i. tutucu
catch basin i. toplama çukuru
catch i. devvar köprü dişleri
catch i. kapı tutucusu
catch i. mandal katılığı
catch i. köprü dişleri
cocking catch i. kurma mandalı
catch-as-catch-can i. serbest güreş
catch-phrase i. slogan
catch-all i. malzeme torbası
catch-all i. öteberi torbası
by-catch of the fishing i. balıklarla birlikte yakalananlar
a catch-all term i. kapsamlı/kapsayıcı terim
phone catch fire i. telefonun ateş alması/yanması
tallow catch i. yağ topağı
tallow catch i. kasap tarafından rulo haline getirilen iç yağı
catch i. devlet kuşu
catch i. kolay bulunmaz fırsat
catch i. (şarkı, şiir vb.) akılda kalan ufak kısım
catch i. kelepir
catch phrase i. herkesin dilindeki slogan
catch-all i. çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış şey
catch-all i. öteberi çantası
catch-up i. telafi
catch-up i. bir dezavantajın üstesinden gelmeyi amaçlayan strateji
catch-up i. miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış
catch i. yakalayış
catch i. sorun
catch i. yakalanan balık miktarı
catch i. avdan elde edilen miktar
catch someone's attention f. birinin dikkatini çekmek
catch someone in the act f. birini suçüstü yakalamak
catch f. inmek
catch on with somebody f. gözde olmak
catch on with somebody f. popüler olmak
catch somebody by the tail f. kuyruğunu kısmak
catch someone's eyes f. göze çarpmak
catch someone napping f. gafil avlamak
catch one's breath f. nefes almak
catch one's eye f. dikkatini çekmek
catch attention of f. gözüne ilişmek
catch an illness f. hastalığa yakalanmak
catch a glimpse f. görür gibi olmak
catch the blame f. sorumluluğu üstlenmek
catch f. tutturmak
catch someone's eyes f. birisinin dikkatini çekmek
catch one's breath f. soluk almak
catch on f. popüler olmak
catch one's eye f. gözüne çarpmak
catch flu f. grip olmak
catch up on f. ihmal edilmiş bir işi yapmak
catch on f. tutunmak
catch someone napping f. birini gafil avlamak
catch up on f. (arada olup biteni) öğrenmek
catch sight f. gözüne ilişmek
catch on f. kapmak
catch someone’s attention f. ilgi çekmek
catch one's breath f. soluklanmak
catch on f. gözde olmak
catch up on f. ertelenmiş bir işi yapmak
catch f. tutuşmak
catch f. yayılmak
catch someone off guard f. birini gafil avlamak
catch f. büyülemek
catch f. tutulmak
catch up f. seviyesine ulaşmak
catch f. basmak
catch f. yakalanmak (bir hastalığa)
catch up on f. biriken işleri yapmak
catch a glimpse f. bir an için görmek
catch a glimpse f. gözüne ilişmek
catch someone napping f. birini hazırlıksız yakalamak
catch alight f. tutuşmak
catch each other's eye f. göz göze gelmek
catch on f. farkına varmak
catch sight of f. gözüne ilişmek
catch someone unawares f. birini gafil avlamak
catch one's breath f. dinlenmek
catch flu f. gribe yakalanmak
catch f. bulaşmak
catch an infection f. yakalanmak
catch f. gafil avlamak
catch f. eline geçmek
catch f. kapmak (hastalık)
catch unawares f. hazırlıksız yakalamak
catch the fancy of f. hoşuna gitmek
catch out f. meydana çıkarmak
catch an advantage f. avantaj yakalamak
catch birds f. kuş tutmak
catch tightly f. kıskıvrak yakalamak
catch someone's eye f. birinin dikkatini çekmek
catch up f. bilgilendirmek
catch up f. kapıp kaçmak
catch up f. büyülemek
catch up f. geri kalmamak
catch up f. etkilemek
catch f. yetişmek
catch f. maruz kalmak
catch f. baskın yapmak
catch one´s eye f. dikkatini çekmek
catch f. bir an gözüne çarpmak
catch f. tokat atmak
catch f. avlamak
catch f. tutmak
catch f. (hastalık) yakalanmak
catch f. edinmek (alışkanlık)
catch f. çekmek (ilgi vb)
catch f. vurmak
catch f. tutunmak
catch f. ansızın bulmak
catch f. cezbetmek
catch f. birdenbire fark etmek
catch f. geçmek
catch f. çalışmak (mekanizma)
catch the impression f. izlenim edinmek
catch somebody napping f. gafil avlamak
catch somebody unawares f. gafil avlamak
catch the trend of f. trend yakalamak
catch up on f. zaman açığını gidermek
catch up on f. arayı kapatmak
catch the era f. çağı yakalamak
catch in a trap f. kapana kısılmak
catch in a trap f. kapana kıstırmak
catch someone's eyes f. dikkatini çekmek
catch someone's eyes f. ilgisini çekmek
catch at f. birden kapmak
catch at f. aniden yakalamaya çalışmak
catch pneumonia f. zatürreeye yakalanmak
fail to catch the bus on time f. otobüsü kaçırmak
catch on f. ünlü olmak
catch an infection f. enfeksiyon almak
catch on f. sevilmek
catch up f. aynı düzeye getirmek
catch someone's eyes f. bakışlarını yakalamak
catch someone's eyes f. dikkatini çekmek
catch an infection f. mikrop kapmak
catch a scent f. koku duymak
catch a smell f. koku duymak
catch the glances f. bakışları yakalamak
catch an infection f. enfeksiyon kapmak
catch somebody red-handed f. suçüstü yakalamak
catch someone red-handed f. birini suçüstü yakalamak
catch up with f. -e yetişmek
catch a whiff of f. -in kokusunu duymak
catch a disease f. bir hastalığa yakalanmak
catch out f. uygunsuz bir biçimde yakalamak
catch out f. kötü bir şey yaparken yakalamak
catch out f. suçüstü yakalamak
catch fire f. alevler içinde kalmak
release the safety catch f. emniyet mandalını açmak
catch sight of f. gözü ilişmek
catch some shuteye f. uyku bastırmak
catch on f. meşhur olmak
catch disease f. hastalığa yakalanmak
catch the attention f. dikkat çekmek
catch one's breath f. soluğunu tutmak
catch someone's eye f. dikkatini çekmek
catch someone's eye f. gözüne takılmak
catch measles f. kızamık olmak
catch measles f. kızamığa yakalanmak
catch a fish f. balık tutmak
catch her husband in bed with another woman f. kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak
catch a connecting flight f. aktarmalı bir uçuşa yetişmek
catch the abductor by day one f. (çocuğu vb) kaçıran kişiyi kaçırdığı gün yakalamak
catch someone smoking f. birini sigara içerken yakalamak
catch a jellyfish f. denizanası yakalamak
catch the bride's bouquet f. gelinin buketini yakalamak
catch the plane f. uçuşu/uçağı yakalamak
catch the plane f. uçuşa yetişmek
catch the plane f. uçağa yetişmek
catch a flight f. uçuşu/uçağı yakalamak
catch a flight f. uçuşa yetişmek
one's performance catch the eye f. performansıyla göz doldurmak
catch someone by f. bileğinden tutmak/yakalamak
catch attention of f. dikkatini çekmek
have a plane to catch f. uçağa yetişmesi gerekmek
catch up with the others f. diğerlerini yakalamak
catch the sun f. güneş almak (ev)
catch the main points f. önemli noktaları yakalamak
catch a heel f. topuğu bir yere takılmak
catch a bus f. otobüsü yakalamak
catch the school bus f. okul otobüsünü yakalamak
catch a criminal f. suçlu yakalamak
catch chickenpox f. suçiçeği hastalığına yakalanmak
catch chickenpox f. suçiçeği olmak
catch a ball f. top yakalamak
catch sight of f. birdenbire fark etmek
catch f. (soğuk) almak
catch f. (bir şey yapan kişiyi) durdurmak
catch f. çevrelemek
catch f. içine almak
catch f. birden karşısına çıkmak
catch f. mahsur bırakmak
catch f. (bir şeyi) başka bir şeye çarpacak şekilde ilerletmek
catch f. etkili biçimde temsil etmek
catch f. kandırmak
catch f. aklını çelmek
catch f. (birinin peşinden koşup elde ederek) evlenmek
catch f. (ses) kulağa gelmek
catch f. (nefes) tutmak
catch f. tutturmak
catch f. iliştirmek
catch f. toplamak
catch f. büyülenmek
catch f. etkilenmek
catch f. aldanmak
catch f. izlemek
catch f. seyretmek
catch [obsolete] f. erişmek
catch [obsolete] f. elde etmek
catch a movie f. sinemada film izlemek
catch a movie f. sinemaya gitmek
cony-catch f. aldatmak
cony-catch f. kandırmak
cony-catch f. hile yapmak
cony-catch f. keklemek
cony-catch f. oyuna getirmek
cony-catch f. oyun etmek
catch f. fark etmek
catch f. (alev) almak
catch f. alev almak
catch f. isabet etmek
catch-all s. çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış
with a catch in one's voice zf. tıkanarak
with a catch in one's voice zf. sesi titreyerek
with a catch in one's voice zf. duygusal bir sesle
Irregular Verb
catch f. caught - caught
Phrasals
catch at f. havada kapmak
catch at f. çabucak razı olmak
catch oneself on f. (kendini) yanlış iş yaparken yakalamak
catch oneself on f. hata yaptığını fark etmek
catch over f. (su) yavaş yavaş donmak
catch on f. işe girmek
catch up f. aniden tutup kaldırmak
catch up f. istemeden katılmak
catch up with f. hoş olmayan sonuçlar yaratmak
catch up with f. tutuklamak
catch up with f. enselemek
catch out f. (krikette) topu yere düşmeden yakalamak
catch out f. hazırlıksız yakalanmak
catch up f. kapana kıstırmak
catch up f. hapsetmek
catch up f. sözünü kesmek
catch up f. (atları, katırları, öküzleri) seyahat için hazırlamak
catch up f. tamamlayıp nihayete erdirmek
catch up [brit] f. yetişip geçmek
catch up with f. güncelleştirmek
catch up with f. (bilgiyi) tazelemek
catch (someone or something) in (something) f. tuzakla yakalamak
catch (someone or something) in (something) f. tuzakta (bir şey, hayvan) bulmak
catch (someone or something) in (something) f. (birini veya bir şeyi) tuzağa yakalanmış bulmak
catch (someone or something) in (something) f. kötü bir şey yaparken yakalamak
catch (someone or something) in (something) f. kötü bir şey yaptığını anlamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) çalıntı vs. bir şeyle yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) çalıntı vs. bir şey üstündeyken yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) bir yöntemle yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) köpeklerle peşine düşerek vs. yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) bir şey yardımıyla yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) biriyle yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) biriyle beraberken yakalamak
catch (someone) with (someone or something) f. (birini) biriyle beraberken görmek
catch something from someone f. birinden bir hastalık kapmak
catch something from someone f. birinden bir hastalık bulaşmak
catch something from someone f. birinden bir hastalık geçmek
catch it f. azar işitmek
catch it f. azarlanmak
catch someone doing something f. birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak
catch someone at something f. birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak
catch it f. ceza yemek
catch on to f. farkına varmak
catch on f. moda olmaya başlamak
catch up f. kızışmak
catch on to f. kavramak
catch it f. papara yemek
catch on f. popülerleşmek
catch it f. paylanmak
catch on f. tutmaya başlamak
catch on with someone f. (ürün) tutmak
catch on with someone f. (ürün vb) popüler olmak
catch onto something f. (çalı/diken) bir şeye takılmak
catch (one) with (someone or something) f. (birini biriyle/bir şeyle) yakalamak
catch (one) with (someone or something) f. (birini biriyle/bir şeyle) görmek/basmak
catch (one) with (someone or something) f. (birini) belli bir yöntemle/araçla yakalamak
catch (one) with (someone or something) f. (birini) belli bir yöntemle/araçla tutuklamak
catch (one) with (someone) f. (birini başka biriyle) yakalamak
catch (one) with (someone) f. (birini biriyle) basmak
catch (one) with (someone) f. (birini başka biriyle) iş üstünde yakalamak/basmak
catch (one) with (someone) f. (birini biriyle) yasadışı bir şey yaparken bulmak/basmak
catch someone with something f. birini bir şeyle yakalamak
catch someone with something f. birini çalıntı/yasadışı bir şeyle yakalamak
catch someone with something f. birini bir şeyle basmak
catch someone with something f. birini bir şeyle bulmak
catch someone with something f. birini bir şey yardımıyla yakalamak/tutuklamak
catch onto (something) f. (bir şeye) tutunmak
catch onto (something) f. (bir şeye) geçmek
catch onto (something) f. (bir şeye) kilitlenmek
catch at (something) f. (birini) suçüstü yakalamak
catch at (something) f. (birini) iş üstünde yakalamak
catch at (something) f. (bir şeye) yapışmak
catch at (something) f. (bir şeyi) sıkıca tutmak
catch from f. -den kapmak
catch from f. -den bulaşmak
catch from f. -den geçmek
catch hell (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkında) azarlanmak
catch hell (for something) f. (biri/bir şey hakkında) azar işitmek
catch hell (for something) f. (biri/bir şey hakkında) azarlanmak
catch hell (for something) f. (biri/bir şey hakkında) fırça yemek
catch in f. kıstırmak
catch something on something f. bir şeyi bir şeye takmak
catch something on something f. bir şeyini (bir çıkıntıya, bir şeyin ucuna) takmak
catch on with (one) f. (birileri arasında) popüler olmak
catch on with (one) f. (birileri tarafından) tutmak
catch on with (one) f. (birileri tarafından) ilgi görmek
catch on with (one) f. (birileri arasında) rağbet görmek
catch one off f. (birini) gafil avlamak
catch one off f. (birini) hazırlıksız yakalamak
catch one off f. (birini) boş bir anında yakalamak
catch one off f. (birini) savunmasız yakalamak
catch onto f. -e takılmak
catch onto f. -e kilitlenmek
catch onto f. -e tutunmak
catch onto f. -e geçmek
catch someone out f. birinin foyasını ortaya çıkarmak
catch someone out f. birini faka bastırmak
catch someone out f. birinin hilesini ortaya çıkartmak
catch someone out f. birini enselemek
catch up f. görüşüp son havadisleri almak/vermek
catch up f. hasret gidermek
catch up f. görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak
catch up f. aradaki mesafeyi kapatmak
catch up f. kapılmak
catch up f. kaldırmak
catch up f. yükseltmek
catch up f. havalandırmak
catch up f. bulaşmak
catch up f. karışmak
catch up f. batmak
catch someone up in something f. birinin (bir duyguya) kapılmasına neden olmak
catch someone up in something f. birinin bir şeye ilgisini çekmek
catch someone up in something f. birinin (zihnen) bir şeye takılmasına neden olmak
catch something up in something f. bir şeyi bir şeyin içinde tuzağa düşürmek
catch something up in something f. bir şeyi kapanla/ağ atarak yakalamak
catch something up in something f. bir şeyi ağına düşürmek
catch up in (something) f. (biri şeye) kapılmak
catch up in (something) f. (bir şeye) kaptırmak
catch up in (something) f. (bir şeyin) içine çekmek
catch up in (something) f. (bir şeye) dahil etmek
catch up in (something) f. (bir şeye) bulaştırmak
catch up in (something) f. (bir şeye) karıştırmak
catch someone up on (someone or something) f. birine (birinde/bir şeyden) haber vermek
catch up on (something) f. (bir şeyi) öğrenmek
catch up on (something) f. gündemi yakalamak
catch up on (something) f. (bir şeyle) ilgili arayı kapatmak
catch up on (something) f. (ihmal edilmiş bir işi) yapmak
catch up on (something) f. (ertelenmiş bir işi) yapmak
catch up on (something) f. (bir şeyi) telafi etmek
catch up to (something or someone) f. (birini/bir şeyi) yakalamak
catch up to (something or someone) f. (biriyle/bir şeyle) arayı kapatmak
catch up with (someone) f. (biriyle) görüşüp son havadisleri almak/vermek
catch up with (someone) f. (biriyle) hasret gidermek
catch up with (someone) f. (biriyle) görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak
catch up with (someone) f. (biriyle) arayı kapatmak)
catch up with (someone) f. (birini) enselemek
catch up with (someone) f. (birini) tutuklamak
catch up with (someone) f. uzun süredir aranan (birini) yakalamak
catch up with (someone) f. (birini) yakalamak
catch up with (someone) f. (birine) yetişmek
catch up with (someone) f. (biriyle) aradaki mesafeyi kapatmak
catch up with (someone) f. (birinin) hızına yetişmek
catch up with (someone) f. (biriyle) görüşmek
catch up with (someone) f. (biri için) hoş olmayan sonuçlar yaratmak
catch up with (someone) f. (birinin) sonradan başına bela olmak
catch with f. yetişmek
catch with f. arayı kapatmak
Phrases
there's always a catch expr. hep bir bityeniği var
with a safety catch expr. sustalı
Proverb
set a thief to catch a thief çivi çiviyi söker
a drowning man will catch at a straw denize düşen yılana sarılır
you can catch more flies with honey than with vinegar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
you can catch more flies with honey than with vinegar çanakta balın olsun arı yemenden gelir
set a thief to catch a thief bir hırsızı ancak bir başka hırsız yakalar
if you run after two hares you will catch neither aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun
if you run after two hares you will catch neither iki karpuz bir koltuğa sığmaz
you must lose a fly to catch a trout kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez
set a thief to catch a thief dinsizin hakkından imansız gelir
you must lose a fly to catch a trout kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
if you run after two hares you will catch neither aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz
keep no more cats than can catch mice ne kadar az, o kadar iyi
keep no more cats than can catch mice az olsun öz olsun
if you chase two rabbits, you will not catch either one iki karpuz bir koltuğa sığmaz
if you chase two rabbits, you will not catch either one aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun
if you chase two rabbits, you will not catch either one aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz
you can catch more flies with honey than you can with vinegar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
you can catch more flies with honey than you can with vinegar çanakta balın olsun arı yemenden gelir
you need to bait the hook to catch the fish bir şeyi yapabilmek/bir işi yürütebilmek için önce gereken hazırlıkları yapmalısın
you will catch more flies with honey than (with) vinegar tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
you will catch more flies with honey than (with) vinegar çanakta balın olsun arı yemenden gelir
Colloquial
catch i. bityeniği
catch phrase i. meşhur laf/söz
catch i. ses titremesi
catch i. hasılat
catch i. tespit
catch i. farkına varma
catch i. saptama
catch i. teşhis
catch i. ideal eş
catch i. müstakbel eş
catch i. eş adayı
catch someone's eye f. bakışını yakalanmak

"catch !" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Irregular Verb
catch-caught caught f.
catch fiilinin geçmiş zaman formu caught f.
catch fiilinin geçmiş zaman sıfat'-fiil formu caught f.