|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
catch f.
|
yakalamak |
|
Tens of thousands of big mature cod are being caught around the Faroes and Iceland where they have no CFP.
OBP'nin olmadığı Faroe Adaları ve İzlanda civarında on binlerce büyük ve olgun morina balığı yakalanmaktadır.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
catch i.
|
av |
|
Therefore, only if there is a woman fishing will there be large catches of fish once more.
Bu nedenle, ancak bir kadın balık tutarsa bir kez daha büyük balık avları olacaktır.
More Sentences
|
3 |
Genel |
catch on f.
|
kavramak |
|
Tom was quick to catch on.
Tom hızlı kavrıyordu.
More Sentences
|
4 |
Genel |
catch a chill f.
|
üşütmek |
|
He caught a chill because he went out in the rain.
Yağmurda dışarı çıktığı için üşüttü.
More Sentences
|
5 |
Genel |
catch fire f.
|
alev almak |
|
Earlier this morning in France, a train en route from Paris to Vienna caught fire near Nancy.
Bu sabah erken saatlerde Fransa'da, Paris'ten Viyana'ya giden bir tren Nancy yakınlarında alev aldı.
More Sentences
|
6 |
Genel |
catch fire f.
|
ateş almak |
|
The curtain caught fire.
Perde ateş aldı.
More Sentences
|
7 |
Genel |
catch up f.
|
yakalamak |
|
It is we who need to catch up, not the other way round.
Bizi yakalaması gereken biziz, tersi değil.
More Sentences
|
8 |
Genel |
catch up on f.
|
yakalamak |
|
We must catch up on America, or overtake them, if we want to achieve the Lisbon objectives in this area.
Bu alanda Lizbon hedeflerine ulaşmak istiyorsak Amerika'yı yakalamalı ya da geçmeliyiz.
More Sentences
|
9 |
Genel |
catch a cold f.
|
nezle olmak |
|
When Latin America sneezes, Spain catches a cold, or so I read recently.
Latin Amerika hapşırdığında İspanya nezle oluyor, ya da geçenlerde öyle okudum.
More Sentences
|
10 |
Genel |
catch up f.
|
yetişmek |
|
The point is, will the countries of central and eastern Europe be able to catch up as Ireland has done?
Mesele şu ki, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri İrlanda'nın yaptığı gibi yetişebilecek mi?
More Sentences
|
11 |
Genel |
catch up with f.
|
arayı kapatmak |
|
I can't catch up with him.
Onunla arayı kapatamam.
More Sentences
|
12 |
Genel |
catch on f.
|
anlamak |
|
Tom is just beginning to catch on.
Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.
More Sentences
|
13 |
Genel |
catch fish f.
|
balık tutmak |
|
We began catching fish immediately.
Hemen balık tutmaya başladık.
More Sentences
|
14 |
Genel |
catch fish f.
|
balık yakalamak |
|
Since 1996 the opportunities to catch fish in the area in question have fallen sharply.
1996 yılından bu yana söz konusu bölgede balık yakalama fırsatları keskin bir şekilde düşmüştür.
More Sentences
|
15 |
Genel |
catch hold of f.
|
yakalamak |
|
He caught hold of a rope and saved himself.
İpi yakaladı ve kendini kurtardı.
More Sentences
|
16 |
Genel |
catch fire f.
|
tutuşmak |
|
The dry leaves immediately caught fire.
Kuru yapraklar hemen tutuştu.
More Sentences
|
17 |
Genel |
catch sight of f.
|
görmek |
|
I caught sight of her at Shibuya.
Onu Shibuya'da gördüm.
More Sentences
|
18 |
Genel |
catch cold f.
|
nezle olmak |
|
Earlier, if Europe sneezed, the whole world caught cold.
Önceleri eğer Avrupa hapşırsa bütün dünya nezle olurdu.
More Sentences
|
19 |
Genel |
catch up with f.
|
yetişmek |
|
Tom has to study hard and catch up with the other students in his class.
Tom çok çalışmak ve sınıfındaki diğer öğrencilere yetişmek zorunda.
More Sentences
|
20 |
Genel |
catch f.
|
olmak |
|
Helping its disadvantaged regions to catch up has always been one of Turkey's objectives.
Geri kalmış bölgelerin kalkınmasını desteklemek, daima Türkiye'nin amaçlarından biri olmuştur.
More Sentences
|
|
21 |
Genel |
catch f.
|
duymak |
|
UK fishermen are outraged at discards, which continually account for nearly 50% of catches.
Birleşik Krallık balıkçıları, avlanan balıkların yaklaşık %50'sini oluşturan ıskarta balıklara karşı öfke duymaktadır.
More Sentences
|
22 |
Genel |
catch up on f.
|
yetişmek |
|
The past is catching up on us.
Geçmiş bize yetişiyor.
More Sentences
|
23 |
Genel |
catch cold f.
|
soğuk almak |
|
She easily catches cold.
O kolayca soğuk alır.
More Sentences
|
24 |
Genel |
catch on f.
|
tutulmak |
|
This TV show is catching on now.
Bu televizyon şovu şimdi tutuluyor.
More Sentences
|
25 |
Genel |
catch up on f.
|
tamamlamak |
|
Tom is catching up on paperwork.
Tom evrak işlerini tamamlıyor.
More Sentences
|
26 |
Genel |
catch f.
|
yetişmek (trene/vapura/uçağa) |
|
We ran fast to catch the train.
Trene yetişebilmek için hızla koştuk.
More Sentences
|
27 |
Genel |
catch cold f.
|
üşütmek |
|
Earlier, if Europe sneezed, the whole world caught cold.
Daha önce Avrupa hapşırsa tüm dünya üşütürdü.
More Sentences
|
28 |
Genel |
catch f.
|
kapmak |
|
If you don't use a condom during sex, you can catch a disease.
Cinsel ilişki sırasında kondom kullanmazsan bir hastalık kapabilirsin.
More Sentences
|
29 |
Genel |
catch f.
|
sıkışmak |
|
My shoelace got caught in the escalator.
Ayakkabımın bağı yürüyen merdivene sıkıştı.
More Sentences
|
30 |
Genel |
catch f.
|
çarpmak |
|
She caught my eye.
O, gözüme çarptı.
More Sentences
|
31 |
Genel |
catch f.
|
görmek |
|
I caught a glimpse of the other car right before he hit me.
Bana çarpmadan hemen önce diğer arabayı bir anlığına gördüm.
More Sentences
|
32 |
Genel |
catch f.
|
çekmek |
|
There was one particular one that caught my fancy, which I thought I might like to buy.
Özellikle bir tanesi dikkatimi çekti ve onu satın almak isteyebileceğimi düşündüm.
More Sentences
|
33 |
Genel |
catch f.
|
kavramak |
|
I didn't catch the meaning.
Anlamını kavrayamadım.
More Sentences
|
34 |
Genel |
catch f.
|
takılmak |
|
Something strange caught my eye.
Gözüme tuhaf bir şey takıldı.
More Sentences
|
35 |
Genel |
catch f.
|
anlamak |
|
I'm sorry, I didn't catch that.
Üzgünüm onu anlamadım.
More Sentences
|
36 |
Genel |
catch f.
|
yakalamak |
|
The agreement should relate to the surplus resources that cannot be caught by local fishermen.
Anlaşma, yerel balıkçılar tarafından yakalanamayan ihtiyaç fazlası kaynaklarla ilgili olmalıdır.
More Sentences
|
37 |
Genel |
catch f.
|
yakalanmak |
|
Therefore, it protects you from catching cold and flu.
Böylece sizi soğuk algınlığı ve gribe yakalanmaktan korur.
More Sentences
|
38 |
Genel |
catch up with f.
|
aynı düzeye gelmek |
|
You have to study hard to catch up with your class.
Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.
More Sentences
|
39 |
Genel |
catch up with f.
|
yakalamak |
|
When will they realise that their actions will catch up with them?
Eylemlerinin kendilerini yakalayacağını ne zaman fark edecekler?
More Sentences
|
40 |
Genel |
catch the ball f.
|
topu yakalamak |
|
I caught the ball.
Topu yakaladım.
More Sentences
|
|
41 |
Genel |
catch f.
|
ele geçirmek |
|
The pressures of supporting a big family are beginning to catch up with him.
Büyük bir aileyi geçindirmenin getirdiği baskılar onu ele geçirmeye başladı.
More Sentences
|
42 |
Genel |
catch fire f.
|
yanmak |
|
The houses caught fire one after another.
Evler birbiri ardına yandılar.
More Sentences
|
43 |
Genel |
catch up with f.
|
hızına yetişmek |
|
I caught up with the others.
Diğerlerinin hızına yetiştim.
More Sentences
|
44 |
Genel |
catch a chill f.
|
soğuk almak |
|
He caught a chill because he went out in the rain.
Yağmurda dışarıya çıktığı için soğuk aldı.
More Sentences
|
45 |
Genel |
catch a cold f.
|
şifayı kapmak |
|
The child caught a cold.
Çocuk şifayı kaptı.
More Sentences
|
46 |
Genel |
catch a mouse f.
|
fare yakalamak |
|
I caught a mouse.
Bir fare yakaladım.
More Sentences
|
47 |
Genel |
catch a bird f.
|
kuş yakalamak |
|
If you cannot catch a bird of paradise, better take a wet hen.
Eğer bir cennet kuşu yakalayamıyorsanız, ıslak bir tavuk alsanız daha iyi olur.
More Sentences
|
48 |
Genel |
catch the criminals f.
|
suçluları yakalamak |
|
Police caught the criminals.
Polis, suçluları yakaladı.
More Sentences
|
49 |
Genel |
catch a fish f.
|
balık yakalamak |
|
I caught a fish!
Bir balık yakaladım!
More Sentences
|
50 |
Genel |
catch a flight f.
|
uçağa yetişmek |
|
Tom plans to catch a flight back to Boston this evening.
Tom bu akşam Boston'a geri dönmek için uçağa yetişmeyi planlıyor.
More Sentences
|
51 |
Genel |
catch the thief f.
|
hırsızı yakalamak |
|
Tom helped the police catch the thief.
Tom polisin hırsızı yakalamasına yardımcı oldu.
More Sentences
|
52 |
Genel |
catch a cold f.
|
soğuk algınlığına yakalanmak |
|
Your chances of catching a cold this winter are very high.
Bu kış soğuk algınlığına yakalanma ihtimaliniz çok yüksek.
More Sentences
|
53 |
Genel |
catch the ball f.
|
topu yakalamak |
|
You caught the ball, didn't you?
Topu yakaladın, değil mi?
More Sentences
|
54 |
Genel |
play catch f.
|
yakalamaç oynamak |
|
Don't play catch in the room.
Odada yakalamaç oynamayın.
More Sentences
|
55 |
Genel |
catch f.
|
denk gelmek |
|
I was caught in the rush hour.
Trafiğin en yoğun saatine denk geldim.
More Sentences
|
56 |
Genel |
catch f.
|
kapılmak (parti, yaşanan an vb.) |
|
Yanni got caught in the flood.
Yanni sele kapıldı.
More Sentences
|
57 |
Genel |
catch pneumonia f.
|
zatürre olmak |
|
You'll catch pneumonia.
Zatürre olacaksın.
More Sentences
|
58 |
Genel |
catch sight f.
|
fark etmek |
|
I was so nervous that she would catch sight of me.
Beni fark edecek diye çok tedirgin oldum.
More Sentences
|
59 |
Genel |
catch-all s.
|
kapsayıcı |
|
The catch-all policy was designed to encompass all possible scenarios.
Her şeyi kapsayıcı politika, tüm olası senaryoları kapsayacak şekilde tasarlanmıştı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
60 |
Öbek Fiiller |
catch on f.
|
çabucak anlamak |
|
You catch on quickly.
Çabucak anlıyorsun.
More Sentences
|
61 |
Öbek Fiiller |
catch on to f.
|
anlamak |
|
I find it bizarre that these national ministers still have not caught on to this.
Bu ulusal bakanların hala bunu anlamamış olmalarını tuhaf buluyorum.
More Sentences
|
62 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
arayı kapatmak |
|
It is clear that the Lithuanian government has made enormous strides to catch up.
Litvanya hükümetinin arayı kapatmak için çok büyük adımlar attığı açıktır.
More Sentences
|
63 |
Öbek Fiiller |
catch up to f.
|
yakalamak |
|
I doubt we can catch up to Tom.
Tom'u yakalayabileceğimizden şüpheliyim.
More Sentences
|
64 |
Öbek Fiiller |
catch hell (about someone or something) f.
|
(biri/bir şey hakkında) azar işitmek |
|
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
Eğer öğrenirse karınızdan azar işitirsiniz.
More Sentences
|
65 |
Öbek Fiiller |
catch hell (about someone or something) f.
|
(biri/bir şey hakkında) fırça yemek |
|
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
More Sentences
|
66 |
Öbek Fiiller |
catch in f.
|
yakalamak |
|
In this unfavourable climate, France is caught in the trap of the budgetary heritage left by the Socialists.
Bu elverişsiz ortamda Fransa, Sosyalistlerin bıraktığı bütçe mirasının tuzağına yakalanmıştır.
More Sentences
|
67 |
Öbek Fiiller |
catch up to (something or someone) f.
|
(birine/bir şeye) yetişmek |
|
We'll catch up to you.
Sana yetişeceğiz.
More Sentences
|
68 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) sonra görüşmek |
|
I'll catch up with you guys later.
Sonra görüşürüz beyler.
More Sentences
|
69 |
Öbek Fiiller |
catch with f.
|
yakalamak |
|
Fishing for haddock and whiting should also be suspended because too many cod are caught with them.
Mezgit ve mezgit avcılığı da askıya alınmalıdır çünkü bunlarla çok fazla morina balığı yakalanmaktadır.
More Sentences
|
Common Usage |
|
70 |
Yaygın Kullanım |
catch i.
|
tutma |
|
71 |
Yaygın Kullanım |
catch i.
|
yakalama |
|
72 |
Yaygın Kullanım |
catch i.
|
aldatmaca |
|
73 |
Yaygın Kullanım |
catch unawares f.
|
gafil avlamak |
|
74 |
Yaygın Kullanım |
catch f.
|
yetişmek |
|
General |
|
75 |
Genel |
catch i.
|
bölüm |
|
76 |
Genel |
catch i.
|
kar |
|
77 |
Genel |
catch i.
|
parça |
|
78 |
Genel |
safety catch i.
|
susta |
|
79 |
Genel |
catch i.
|
kilit dili |
|
80 |
Genel |
catch i.
|
voli |
|
|
81 |
Genel |
catch i.
|
kanca |
|
82 |
Genel |
catch i.
|
tutma av |
|
83 |
Genel |
catch i.
|
tuzak |
|
84 |
Genel |
catch i.
|
bityeniği |
|
85 |
Genel |
catch i.
|
hile |
|
86 |
Genel |
catch i.
|
topluca söylenen şarkı |
|
87 |
Genel |
hidden catch i.
|
gizli şart |
|
88 |
Genel |
hidden catch i.
|
gizli bir tuzak |
|
89 |
Genel |
hidden catch i.
|
gizli açma mekanizması (mücevher kutusu vb) |
|
90 |
Genel |
hidden catch i.
|
bit yeniği |
|
91 |
Genel |
catch i.
|
mandal |
|
92 |
Genel |
catch i.
|
tutucu |
|
93 |
Genel |
catch basin i.
|
toplama çukuru |
|
94 |
Genel |
catch i.
|
devvar köprü dişleri |
|
95 |
Genel |
catch i.
|
kapı tutucusu |
|
96 |
Genel |
catch i.
|
mandal katılığı |
|
97 |
Genel |
catch i.
|
köprü dişleri |
|
98 |
Genel |
cocking catch i.
|
kurma mandalı |
|
99 |
Genel |
catch-as-catch-can i.
|
serbest güreş |
|
100 |
Genel |
catch-phrase i.
|
slogan |
|
101 |
Genel |
catch-all i.
|
malzeme torbası |
|
102 |
Genel |
catch-all i.
|
öteberi torbası |
|
103 |
Genel |
by-catch of the fishing i.
|
balıklarla birlikte yakalananlar |
|
104 |
Genel |
a catch-all term i.
|
kapsamlı/kapsayıcı terim |
|
105 |
Genel |
phone catch fire i.
|
telefonun ateş alması/yanması |
|
106 |
Genel |
tallow catch i.
|
yağ topağı |
|
107 |
Genel |
tallow catch i.
|
kasap tarafından rulo haline getirilen iç yağı |
|
108 |
Genel |
catch i.
|
devlet kuşu |
|
109 |
Genel |
catch i.
|
kolay bulunmaz fırsat |
|
110 |
Genel |
catch i.
|
(şarkı, şiir vb.) akılda kalan ufak kısım |
|
111 |
Genel |
catch i.
|
kelepir |
|
112 |
Genel |
catch phrase i.
|
herkesin dilindeki slogan |
|
113 |
Genel |
catch-all i.
|
çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış şey |
|
114 |
Genel |
catch-all i.
|
öteberi çantası |
|
115 |
Genel |
catch-up i.
|
telafi |
|
116 |
Genel |
catch-up i.
|
bir dezavantajın üstesinden gelmeyi amaçlayan strateji |
|
117 |
Genel |
catch-up i.
|
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış |
|
118 |
Genel |
catch i.
|
yakalayış |
|
119 |
Genel |
catch i.
|
sorun |
|
120 |
Genel |
catch i.
|
yakalanan balık miktarı |
|
121 |
Genel |
catch i.
|
avdan elde edilen miktar |
|
122 |
Genel |
catch someone's attention f.
|
birinin dikkatini çekmek |
|
123 |
Genel |
catch someone in the act f.
|
birini suçüstü yakalamak |
|
124 |
Genel |
catch f.
|
inmek |
|
125 |
Genel |
catch on with somebody f.
|
gözde olmak |
|
126 |
Genel |
catch on with somebody f.
|
popüler olmak |
|
127 |
Genel |
catch somebody by the tail f.
|
kuyruğunu kısmak |
|
128 |
Genel |
catch someone's eyes f.
|
göze çarpmak |
|
129 |
Genel |
catch someone napping f.
|
gafil avlamak |
|
130 |
Genel |
catch one's breath f.
|
nefes almak |
|
131 |
Genel |
catch one's eye f.
|
dikkatini çekmek |
|
132 |
Genel |
catch attention of f.
|
gözüne ilişmek |
|
133 |
Genel |
catch an illness f.
|
hastalığa yakalanmak |
|
134 |
Genel |
catch a glimpse f.
|
görür gibi olmak |
|
135 |
Genel |
catch the blame f.
|
sorumluluğu üstlenmek |
|
136 |
Genel |
catch f.
|
tutturmak |
|
137 |
Genel |
catch someone's eyes f.
|
birisinin dikkatini çekmek |
|
138 |
Genel |
catch one's breath f.
|
soluk almak |
|
139 |
Genel |
catch on f.
|
popüler olmak |
|
140 |
Genel |
catch one's eye f.
|
gözüne çarpmak |
|
141 |
Genel |
catch flu f.
|
grip olmak |
|
142 |
Genel |
catch up on f.
|
ihmal edilmiş bir işi yapmak |
|
143 |
Genel |
catch on f.
|
tutunmak |
|
144 |
Genel |
catch someone napping f.
|
birini gafil avlamak |
|
145 |
Genel |
catch up on f.
|
(arada olup biteni) öğrenmek |
|
146 |
Genel |
catch sight f.
|
gözüne ilişmek |
|
147 |
Genel |
catch on f.
|
kapmak |
|
148 |
Genel |
catch someone’s attention f.
|
ilgi çekmek |
|
149 |
Genel |
catch one's breath f.
|
soluklanmak |
|
150 |
Genel |
catch on f.
|
gözde olmak |
|
151 |
Genel |
catch up on f.
|
ertelenmiş bir işi yapmak |
|
152 |
Genel |
catch f.
|
tutuşmak |
|
153 |
Genel |
catch f.
|
yayılmak |
|
154 |
Genel |
catch someone off guard f.
|
birini gafil avlamak |
|
155 |
Genel |
catch f.
|
büyülemek |
|
156 |
Genel |
catch f.
|
tutulmak |
|
157 |
Genel |
catch up f.
|
seviyesine ulaşmak |
|
158 |
Genel |
catch f.
|
basmak |
|
159 |
Genel |
catch f.
|
yakalanmak (bir hastalığa) |
|
160 |
Genel |
catch up on f.
|
biriken işleri yapmak |
|
161 |
Genel |
catch a glimpse f.
|
bir an için görmek |
|
162 |
Genel |
catch a glimpse f.
|
gözüne ilişmek |
|
163 |
Genel |
catch someone napping f.
|
birini hazırlıksız yakalamak |
|
164 |
Genel |
catch alight f.
|
tutuşmak |
|
165 |
Genel |
catch each other's eye f.
|
göz göze gelmek |
|
166 |
Genel |
catch on f.
|
farkına varmak |
|
167 |
Genel |
catch sight of f.
|
gözüne ilişmek |
|
168 |
Genel |
catch someone unawares f.
|
birini gafil avlamak |
|
169 |
Genel |
catch one's breath f.
|
dinlenmek |
|
170 |
Genel |
catch flu f.
|
gribe yakalanmak |
|
171 |
Genel |
catch f.
|
bulaşmak |
|
172 |
Genel |
catch an infection f.
|
yakalanmak |
|
173 |
Genel |
catch f.
|
gafil avlamak |
|
174 |
Genel |
catch f.
|
eline geçmek |
|
175 |
Genel |
catch f.
|
kapmak (hastalık) |
|
176 |
Genel |
catch unawares f.
|
hazırlıksız yakalamak |
|
177 |
Genel |
catch the fancy of f.
|
hoşuna gitmek |
|
178 |
Genel |
catch out f.
|
meydana çıkarmak |
|
179 |
Genel |
catch an advantage f.
|
avantaj yakalamak |
|
180 |
Genel |
catch birds f.
|
kuş tutmak |
|
181 |
Genel |
catch tightly f.
|
kıskıvrak yakalamak |
|
182 |
Genel |
catch someone's eye f.
|
birinin dikkatini çekmek |
|
183 |
Genel |
catch up f.
|
bilgilendirmek |
|
184 |
Genel |
catch up f.
|
kapıp kaçmak |
|
185 |
Genel |
catch up f.
|
büyülemek |
|
186 |
Genel |
catch up f.
|
geri kalmamak |
|
187 |
Genel |
catch up f.
|
etkilemek |
|
188 |
Genel |
catch f.
|
yetişmek |
|
189 |
Genel |
catch f.
|
maruz kalmak |
|
190 |
Genel |
catch f.
|
baskın yapmak |
|
191 |
Genel |
catch one´s eye f.
|
dikkatini çekmek |
|
192 |
Genel |
catch f.
|
bir an gözüne çarpmak |
|
193 |
Genel |
catch f.
|
tokat atmak |
|
194 |
Genel |
catch f.
|
avlamak |
|
195 |
Genel |
catch f.
|
tutmak |
|
196 |
Genel |
catch f.
|
(hastalık) yakalanmak |
|
197 |
Genel |
catch f.
|
edinmek (alışkanlık) |
|
198 |
Genel |
catch f.
|
çekmek (ilgi vb) |
|
199 |
Genel |
catch f.
|
vurmak |
|
200 |
Genel |
catch f.
|
tutunmak |
|
201 |
Genel |
catch f.
|
ansızın bulmak |
|
202 |
Genel |
catch f.
|
cezbetmek |
|
203 |
Genel |
catch f.
|
birdenbire fark etmek |
|
204 |
Genel |
catch f.
|
geçmek |
|
205 |
Genel |
catch f.
|
çalışmak (mekanizma) |
|
206 |
Genel |
catch the impression f.
|
izlenim edinmek |
|
207 |
Genel |
catch somebody napping f.
|
gafil avlamak |
|
208 |
Genel |
catch somebody unawares f.
|
gafil avlamak |
|
209 |
Genel |
catch the trend of f.
|
trend yakalamak |
|
210 |
Genel |
catch up on f.
|
zaman açığını gidermek |
|
211 |
Genel |
catch up on f.
|
arayı kapatmak |
|
212 |
Genel |
catch the era f.
|
çağı yakalamak |
|
213 |
Genel |
catch in a trap f.
|
kapana kısılmak |
|
214 |
Genel |
catch in a trap f.
|
kapana kıstırmak |
|
215 |
Genel |
catch someone's eyes f.
|
dikkatini çekmek |
|
216 |
Genel |
catch someone's eyes f.
|
ilgisini çekmek |
|
217 |
Genel |
catch at f.
|
birden kapmak |
|
218 |
Genel |
catch at f.
|
aniden yakalamaya çalışmak |
|
219 |
Genel |
catch pneumonia f.
|
zatürreeye yakalanmak |
|
220 |
Genel |
fail to catch the bus on time f.
|
otobüsü kaçırmak |
|
221 |
Genel |
catch on f.
|
ünlü olmak |
|
222 |
Genel |
catch an infection f.
|
enfeksiyon almak |
|
223 |
Genel |
catch on f.
|
sevilmek |
|
224 |
Genel |
catch up f.
|
aynı düzeye getirmek |
|
225 |
Genel |
catch someone's eyes f.
|
bakışlarını yakalamak |
|
226 |
Genel |
catch someone's eyes f.
|
dikkatini çekmek |
|
227 |
Genel |
catch an infection f.
|
mikrop kapmak |
|
228 |
Genel |
catch a scent f.
|
koku duymak |
|
229 |
Genel |
catch a smell f.
|
koku duymak |
|
230 |
Genel |
catch the glances f.
|
bakışları yakalamak |
|
231 |
Genel |
catch an infection f.
|
enfeksiyon kapmak |
|
232 |
Genel |
catch somebody red-handed f.
|
suçüstü yakalamak |
|
233 |
Genel |
catch someone red-handed f.
|
birini suçüstü yakalamak |
|
234 |
Genel |
catch up with f.
|
-e yetişmek |
|
235 |
Genel |
catch a whiff of f.
|
-in kokusunu duymak |
|
236 |
Genel |
catch a disease f.
|
bir hastalığa yakalanmak |
|
237 |
Genel |
catch out f.
|
uygunsuz bir biçimde yakalamak |
|
238 |
Genel |
catch out f.
|
kötü bir şey yaparken yakalamak |
|
239 |
Genel |
catch out f.
|
suçüstü yakalamak |
|
240 |
Genel |
catch fire f.
|
alevler içinde kalmak |
|
241 |
Genel |
release the safety catch f.
|
emniyet mandalını açmak |
|
242 |
Genel |
catch sight of f.
|
gözü ilişmek |
|
243 |
Genel |
catch some shuteye f.
|
uyku bastırmak |
|
244 |
Genel |
catch on f.
|
meşhur olmak |
|
245 |
Genel |
catch disease f.
|
hastalığa yakalanmak |
|
246 |
Genel |
catch the attention f.
|
dikkat çekmek |
|
247 |
Genel |
catch one's breath f.
|
soluğunu tutmak |
|
248 |
Genel |
catch someone's eye f.
|
dikkatini çekmek |
|
249 |
Genel |
catch someone's eye f.
|
gözüne takılmak |
|
250 |
Genel |
catch measles f.
|
kızamık olmak |
|
251 |
Genel |
catch measles f.
|
kızamığa yakalanmak |
|
252 |
Genel |
catch a fish f.
|
balık tutmak |
|
253 |
Genel |
catch her husband in bed with another woman f.
|
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak |
|
254 |
Genel |
catch a connecting flight f.
|
aktarmalı bir uçuşa yetişmek |
|
255 |
Genel |
catch the abductor by day one f.
|
(çocuğu vb) kaçıran kişiyi kaçırdığı gün yakalamak |
|
256 |
Genel |
catch someone smoking f.
|
birini sigara içerken yakalamak |
|
257 |
Genel |
catch a jellyfish f.
|
denizanası yakalamak |
|
258 |
Genel |
catch the bride's bouquet f.
|
gelinin buketini yakalamak |
|
259 |
Genel |
catch the plane f.
|
uçuşu/uçağı yakalamak |
|
260 |
Genel |
catch the plane f.
|
uçuşa yetişmek |
|
261 |
Genel |
catch the plane f.
|
uçağa yetişmek |
|
262 |
Genel |
catch a flight f.
|
uçuşu/uçağı yakalamak |
|
263 |
Genel |
catch a flight f.
|
uçuşa yetişmek |
|
264 |
Genel |
one's performance catch the eye f.
|
performansıyla göz doldurmak |
|
265 |
Genel |
catch someone by f.
|
bileğinden tutmak/yakalamak |
|
266 |
Genel |
catch attention of f.
|
dikkatini çekmek |
|
267 |
Genel |
have a plane to catch f.
|
uçağa yetişmesi gerekmek |
|
268 |
Genel |
catch up with the others f.
|
diğerlerini yakalamak |
|
269 |
Genel |
catch the sun f.
|
güneş almak (ev) |
|
270 |
Genel |
catch the main points f.
|
önemli noktaları yakalamak |
|
271 |
Genel |
catch a heel f.
|
topuğu bir yere takılmak |
|
272 |
Genel |
catch a bus f.
|
otobüsü yakalamak |
|
273 |
Genel |
catch the school bus f.
|
okul otobüsünü yakalamak |
|
274 |
Genel |
catch a criminal f.
|
suçlu yakalamak |
|
275 |
Genel |
catch chickenpox f.
|
suçiçeği hastalığına yakalanmak |
|
276 |
Genel |
catch chickenpox f.
|
suçiçeği olmak |
|
277 |
Genel |
catch a ball f.
|
top yakalamak |
|
278 |
Genel |
catch sight of f.
|
birdenbire fark etmek |
|
279 |
Genel |
catch f.
|
(soğuk) almak |
|
280 |
Genel |
catch f.
|
(bir şey yapan kişiyi) durdurmak |
|
281 |
Genel |
catch f.
|
çevrelemek |
|
282 |
Genel |
catch f.
|
içine almak |
|
283 |
Genel |
catch f.
|
birden karşısına çıkmak |
|
284 |
Genel |
catch f.
|
mahsur bırakmak |
|
285 |
Genel |
catch f.
|
(bir şeyi) başka bir şeye çarpacak şekilde ilerletmek |
|
286 |
Genel |
catch f.
|
etkili biçimde temsil etmek |
|
287 |
Genel |
catch f.
|
kandırmak |
|
288 |
Genel |
catch f.
|
aklını çelmek |
|
289 |
Genel |
catch f.
|
(birinin peşinden koşup elde ederek) evlenmek |
|
290 |
Genel |
catch f.
|
(ses) kulağa gelmek |
|
291 |
Genel |
catch f.
|
(nefes) tutmak |
|
292 |
Genel |
catch f.
|
tutturmak |
|
293 |
Genel |
catch f.
|
iliştirmek |
|
294 |
Genel |
catch f.
|
toplamak |
|
295 |
Genel |
catch f.
|
büyülenmek |
|
296 |
Genel |
catch f.
|
etkilenmek |
|
297 |
Genel |
catch f.
|
aldanmak |
|
298 |
Genel |
catch f.
|
izlemek |
|
299 |
Genel |
catch f.
|
seyretmek |
|
300 |
Genel |
catch [obsolete] f.
|
erişmek |
|
301 |
Genel |
catch [obsolete] f.
|
elde etmek |
|
302 |
Genel |
catch a movie f.
|
sinemada film izlemek |
|
303 |
Genel |
catch a movie f.
|
sinemaya gitmek |
|
304 |
Genel |
cony-catch f.
|
aldatmak |
|
305 |
Genel |
cony-catch f.
|
kandırmak |
|
306 |
Genel |
cony-catch f.
|
hile yapmak |
|
307 |
Genel |
cony-catch f.
|
keklemek |
|
308 |
Genel |
cony-catch f.
|
oyuna getirmek |
|
309 |
Genel |
cony-catch f.
|
oyun etmek |
|
310 |
Genel |
catch f.
|
fark etmek |
|
311 |
Genel |
catch f.
|
(alev) almak |
|
312 |
Genel |
catch f.
|
alev almak |
|
313 |
Genel |
catch f.
|
isabet etmek |
|
314 |
Genel |
catch-all s.
|
çeşitli durumları ve olasılıkları kapsayacak şekilde tasarlanmış |
|
315 |
Genel |
with a catch in one's voice zf.
|
tıkanarak |
|
316 |
Genel |
with a catch in one's voice zf.
|
sesi titreyerek |
|
317 |
Genel |
with a catch in one's voice zf.
|
duygusal bir sesle |
|
Irregular Verb |
|
318 |
Irregular Verb |
catch f.
|
caught - caught |
|
Phrasals |
|
319 |
Öbek Fiiller |
catch at f.
|
havada kapmak |
|
320 |
Öbek Fiiller |
catch at f.
|
çabucak razı olmak |
|
321 |
Öbek Fiiller |
catch oneself on f.
|
(kendini) yanlış iş yaparken yakalamak |
|
322 |
Öbek Fiiller |
catch oneself on f.
|
hata yaptığını fark etmek |
|
323 |
Öbek Fiiller |
catch over f.
|
(su) yavaş yavaş donmak |
|
324 |
Öbek Fiiller |
catch on f.
|
işe girmek |
|
325 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
aniden tutup kaldırmak |
|
326 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
istemeden katılmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
catch up with f.
|
hoş olmayan sonuçlar yaratmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
catch up with f.
|
tutuklamak |
|
329 |
Öbek Fiiller |
catch up with f.
|
enselemek |
|
330 |
Öbek Fiiller |
catch out f.
|
(krikette) topu yere düşmeden yakalamak |
|
331 |
Öbek Fiiller |
catch out f.
|
hazırlıksız yakalanmak |
|
332 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
kapana kıstırmak |
|
333 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
hapsetmek |
|
334 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
sözünü kesmek |
|
335 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
(atları, katırları, öküzleri) seyahat için hazırlamak |
|
336 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
tamamlayıp nihayete erdirmek |
|
337 |
Öbek Fiiller |
catch up [brit] f.
|
yetişip geçmek |
|
338 |
Öbek Fiiller |
catch up with f.
|
güncelleştirmek |
|
339 |
Öbek Fiiller |
catch up with f.
|
(bilgiyi) tazelemek |
|
340 |
Öbek Fiiller |
catch (someone or something) in (something) f.
|
tuzakla yakalamak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
catch (someone or something) in (something) f.
|
tuzakta (bir şey, hayvan) bulmak |
|
342 |
Öbek Fiiller |
catch (someone or something) in (something) f.
|
(birini veya bir şeyi) tuzağa yakalanmış bulmak |
|
343 |
Öbek Fiiller |
catch (someone or something) in (something) f.
|
kötü bir şey yaparken yakalamak |
|
344 |
Öbek Fiiller |
catch (someone or something) in (something) f.
|
kötü bir şey yaptığını anlamak |
|
345 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) çalıntı vs. bir şeyle yakalamak |
|
346 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) çalıntı vs. bir şey üstündeyken yakalamak |
|
347 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) bir yöntemle yakalamak |
|
348 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) köpeklerle peşine düşerek vs. yakalamak |
|
349 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) bir şey yardımıyla yakalamak |
|
350 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) biriyle yakalamak |
|
351 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) biriyle beraberken yakalamak |
|
352 |
Öbek Fiiller |
catch (someone) with (someone or something) f.
|
(birini) biriyle beraberken görmek |
|
353 |
Öbek Fiiller |
catch something from someone f.
|
birinden bir hastalık kapmak |
|
354 |
Öbek Fiiller |
catch something from someone f.
|
birinden bir hastalık bulaşmak |
|
355 |
Öbek Fiiller |
catch something from someone f.
|
birinden bir hastalık geçmek |
|
356 |
Öbek Fiiller |
catch it f.
|
azar işitmek |
|
357 |
Öbek Fiiller |
catch it f.
|
azarlanmak |
|
358 |
Öbek Fiiller |
catch someone doing something f.
|
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak |
|
359 |
Öbek Fiiller |
catch someone at something f.
|
birini bir şey yaparken/iş üzerinde yakalamak |
|
360 |
Öbek Fiiller |
catch it f.
|
ceza yemek |
|
361 |
Öbek Fiiller |
catch on to f.
|
farkına varmak |
|
362 |
Öbek Fiiller |
catch on f.
|
moda olmaya başlamak |
|
363 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
kızışmak |
|
364 |
Öbek Fiiller |
catch on to f.
|
kavramak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
catch it f.
|
papara yemek |
|
366 |
Öbek Fiiller |
catch on f.
|
popülerleşmek |
|
367 |
Öbek Fiiller |
catch it f.
|
paylanmak |
|
368 |
Öbek Fiiller |
catch on f.
|
tutmaya başlamak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
catch on with someone f.
|
(ürün) tutmak |
|
370 |
Öbek Fiiller |
catch on with someone f.
|
(ürün vb) popüler olmak |
|
371 |
Öbek Fiiller |
catch onto something f.
|
(çalı/diken) bir şeye takılmak |
|
372 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone or something) f.
|
(birini biriyle/bir şeyle) yakalamak |
|
373 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone or something) f.
|
(birini biriyle/bir şeyle) görmek/basmak |
|
374 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone or something) f.
|
(birini) belli bir yöntemle/araçla yakalamak |
|
375 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone or something) f.
|
(birini) belli bir yöntemle/araçla tutuklamak |
|
376 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone) f.
|
(birini başka biriyle) yakalamak |
|
377 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone) f.
|
(birini biriyle) basmak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone) f.
|
(birini başka biriyle) iş üstünde yakalamak/basmak |
|
379 |
Öbek Fiiller |
catch (one) with (someone) f.
|
(birini biriyle) yasadışı bir şey yaparken bulmak/basmak |
|
380 |
Öbek Fiiller |
catch someone with something f.
|
birini bir şeyle yakalamak |
|
381 |
Öbek Fiiller |
catch someone with something f.
|
birini çalıntı/yasadışı bir şeyle yakalamak |
|
382 |
Öbek Fiiller |
catch someone with something f.
|
birini bir şeyle basmak |
|
383 |
Öbek Fiiller |
catch someone with something f.
|
birini bir şeyle bulmak |
|
384 |
Öbek Fiiller |
catch someone with something f.
|
birini bir şey yardımıyla yakalamak/tutuklamak |
|
385 |
Öbek Fiiller |
catch onto (something) f.
|
(bir şeye) tutunmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
catch onto (something) f.
|
(bir şeye) geçmek |
|
387 |
Öbek Fiiller |
catch onto (something) f.
|
(bir şeye) kilitlenmek |
|
388 |
Öbek Fiiller |
catch at (something) f.
|
(birini) suçüstü yakalamak |
|
389 |
Öbek Fiiller |
catch at (something) f.
|
(birini) iş üstünde yakalamak |
|
390 |
Öbek Fiiller |
catch at (something) f.
|
(bir şeye) yapışmak |
|
391 |
Öbek Fiiller |
catch at (something) f.
|
(bir şeyi) sıkıca tutmak |
|
392 |
Öbek Fiiller |
catch from f.
|
-den kapmak |
|
393 |
Öbek Fiiller |
catch from f.
|
-den bulaşmak |
|
394 |
Öbek Fiiller |
catch from f.
|
-den geçmek |
|
395 |
Öbek Fiiller |
catch hell (about someone or something) f.
|
(biri/bir şey hakkında) azarlanmak |
|
396 |
Öbek Fiiller |
catch hell (for something) f.
|
(biri/bir şey hakkında) azar işitmek |
|
397 |
Öbek Fiiller |
catch hell (for something) f.
|
(biri/bir şey hakkında) azarlanmak |
|
398 |
Öbek Fiiller |
catch hell (for something) f.
|
(biri/bir şey hakkında) fırça yemek |
|
399 |
Öbek Fiiller |
catch in f.
|
kıstırmak |
|
400 |
Öbek Fiiller |
catch something on something f.
|
bir şeyi bir şeye takmak |
|
401 |
Öbek Fiiller |
catch something on something f.
|
bir şeyini (bir çıkıntıya, bir şeyin ucuna) takmak |
|
402 |
Öbek Fiiller |
catch on with (one) f.
|
(birileri arasında) popüler olmak |
|
403 |
Öbek Fiiller |
catch on with (one) f.
|
(birileri tarafından) tutmak |
|
404 |
Öbek Fiiller |
catch on with (one) f.
|
(birileri tarafından) ilgi görmek |
|
405 |
Öbek Fiiller |
catch on with (one) f.
|
(birileri arasında) rağbet görmek |
|
406 |
Öbek Fiiller |
catch one off f.
|
(birini) gafil avlamak |
|
407 |
Öbek Fiiller |
catch one off f.
|
(birini) hazırlıksız yakalamak |
|
408 |
Öbek Fiiller |
catch one off f.
|
(birini) boş bir anında yakalamak |
|
409 |
Öbek Fiiller |
catch one off f.
|
(birini) savunmasız yakalamak |
|
410 |
Öbek Fiiller |
catch onto f.
|
-e takılmak |
|
411 |
Öbek Fiiller |
catch onto f.
|
-e kilitlenmek |
|
412 |
Öbek Fiiller |
catch onto f.
|
-e tutunmak |
|
413 |
Öbek Fiiller |
catch onto f.
|
-e geçmek |
|
414 |
Öbek Fiiller |
catch someone out f.
|
birinin foyasını ortaya çıkarmak |
|
415 |
Öbek Fiiller |
catch someone out f.
|
birini faka bastırmak |
|
416 |
Öbek Fiiller |
catch someone out f.
|
birinin hilesini ortaya çıkartmak |
|
417 |
Öbek Fiiller |
catch someone out f.
|
birini enselemek |
|
418 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
görüşüp son havadisleri almak/vermek |
|
419 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
hasret gidermek |
|
420 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak |
|
421 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
aradaki mesafeyi kapatmak |
|
422 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
kapılmak |
|
423 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
kaldırmak |
|
424 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
yükseltmek |
|
425 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
havalandırmak |
|
426 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
bulaşmak |
|
427 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
karışmak |
|
428 |
Öbek Fiiller |
catch up f.
|
batmak |
|
429 |
Öbek Fiiller |
catch someone up in something f.
|
birinin (bir duyguya) kapılmasına neden olmak |
|
430 |
Öbek Fiiller |
catch someone up in something f.
|
birinin bir şeye ilgisini çekmek |
|
431 |
Öbek Fiiller |
catch someone up in something f.
|
birinin (zihnen) bir şeye takılmasına neden olmak |
|
432 |
Öbek Fiiller |
catch something up in something f.
|
bir şeyi bir şeyin içinde tuzağa düşürmek |
|
433 |
Öbek Fiiller |
catch something up in something f.
|
bir şeyi kapanla/ağ atarak yakalamak |
|
434 |
Öbek Fiiller |
catch something up in something f.
|
bir şeyi ağına düşürmek |
|
435 |
Öbek Fiiller |
catch up in (something) f.
|
(biri şeye) kapılmak |
|
436 |
Öbek Fiiller |
catch up in (something) f.
|
(bir şeye) kaptırmak |
|
437 |
Öbek Fiiller |
catch up in (something) f.
|
(bir şeyin) içine çekmek |
|
438 |
Öbek Fiiller |
catch up in (something) f.
|
(bir şeye) dahil etmek |
|
439 |
Öbek Fiiller |
catch up in (something) f.
|
(bir şeye) bulaştırmak |
|
440 |
Öbek Fiiller |
catch up in (something) f.
|
(bir şeye) karıştırmak |
|
441 |
Öbek Fiiller |
catch someone up on (someone or something) f.
|
birine (birinde/bir şeyden) haber vermek |
|
442 |
Öbek Fiiller |
catch up on (something) f.
|
(bir şeyi) öğrenmek |
|
443 |
Öbek Fiiller |
catch up on (something) f.
|
gündemi yakalamak |
|
444 |
Öbek Fiiller |
catch up on (something) f.
|
(bir şeyle) ilgili arayı kapatmak |
|
445 |
Öbek Fiiller |
catch up on (something) f.
|
(ihmal edilmiş bir işi) yapmak |
|
446 |
Öbek Fiiller |
catch up on (something) f.
|
(ertelenmiş bir işi) yapmak |
|
447 |
Öbek Fiiller |
catch up on (something) f.
|
(bir şeyi) telafi etmek |
|
448 |
Öbek Fiiller |
catch up to (something or someone) f.
|
(birini/bir şeyi) yakalamak |
|
449 |
Öbek Fiiller |
catch up to (something or someone) f.
|
(biriyle/bir şeyle) arayı kapatmak |
|
450 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) görüşüp son havadisleri almak/vermek |
|
451 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) hasret gidermek |
|
452 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) görüşüp son görüşmeden beri neler olup bittiğini konuşmak |
|
453 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) arayı kapatmak) |
|
454 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(birini) enselemek |
|
455 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(birini) tutuklamak |
|
456 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
uzun süredir aranan (birini) yakalamak |
|
457 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(birini) yakalamak |
|
458 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(birine) yetişmek |
|
459 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) aradaki mesafeyi kapatmak |
|
460 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(birinin) hızına yetişmek |
|
461 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biriyle) görüşmek |
|
462 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(biri için) hoş olmayan sonuçlar yaratmak |
|
463 |
Öbek Fiiller |
catch up with (someone) f.
|
(birinin) sonradan başına bela olmak |
|
464 |
Öbek Fiiller |
catch with f.
|
yetişmek |
|
465 |
Öbek Fiiller |
catch with f.
|
arayı kapatmak |
|
Phrases |
|
466 |
İfadeler |
there's always a catch expr.
|
hep bir bityeniği var |
|
467 |
İfadeler |
with a safety catch expr.
|
sustalı |
|
Proverb |
|
468 |
Atasözü |
set a thief to catch a thief
|
çivi çiviyi söker |
|
469 |
Atasözü |
a drowning man will catch at a straw
|
denize düşen yılana sarılır |
|
470 |
Atasözü |
you can catch more flies with honey than with vinegar
|
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
|
471 |
Atasözü |
you can catch more flies with honey than with vinegar
|
çanakta balın olsun arı yemenden gelir |
|
472 |
Atasözü |
set a thief to catch a thief
|
bir hırsızı ancak bir başka hırsız yakalar |
|
473 |
Atasözü |
if you run after two hares you will catch neither
|
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
|
474 |
Atasözü |
if you run after two hares you will catch neither
|
iki karpuz bir koltuğa sığmaz |
|
475 |
Atasözü |
you must lose a fly to catch a trout
|
kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez |
|
476 |
Atasözü |
set a thief to catch a thief
|
dinsizin hakkından imansız gelir |
|
477 |
Atasözü |
you must lose a fly to catch a trout
|
kaz gelen yerden tavuk esirgenmez |
|
478 |
Atasözü |
if you run after two hares you will catch neither
|
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz |
|
479 |
Atasözü |
keep no more cats than can catch mice
|
ne kadar az, o kadar iyi |
|
480 |
Atasözü |
keep no more cats than can catch mice
|
az olsun öz olsun |
|
481 |
Atasözü |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
iki karpuz bir koltuğa sığmaz |
|
482 |
Atasözü |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
|
483 |
Atasözü |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz |
|
484 |
Atasözü |
you can catch more flies with honey than you can with vinegar
|
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
|
485 |
Atasözü |
you can catch more flies with honey than you can with vinegar
|
çanakta balın olsun arı yemenden gelir |
|
486 |
Atasözü |
you need to bait the hook to catch the fish
|
bir şeyi yapabilmek/bir işi yürütebilmek için önce gereken hazırlıkları yapmalısın |
|
487 |
Atasözü |
you will catch more flies with honey than (with) vinegar
|
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır |
|
488 |
Atasözü |
you will catch more flies with honey than (with) vinegar
|
çanakta balın olsun arı yemenden gelir |
|
Colloquial |
|
489 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
bityeniği |
|
490 |
Konuşma Dili |
catch phrase i.
|
meşhur laf/söz |
|
491 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
ses titremesi |
|
492 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
hasılat |
|
493 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
tespit |
|
494 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
farkına varma |
|
495 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
saptama |
|
496 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
teşhis |
|
497 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
ideal eş |
|
498 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
müstakbel eş |
|
499 |
Konuşma Dili |
catch i.
|
eş adayı |
|
500 |
Konuşma Dili |
catch someone's eye f.
|
bakışını yakalanmak |
|